Bel omurilik kanal darlığı (Dar kanal) (lomber spinal stenoz)
Vücudumuzda bulunan omurların gövdesi ve arka elemanları arasında korunaklı bir yapıda bulunan omurilik kanalının daralması olan dar kanal hastalığı, boyun ve daha çok bel bölgesinde görülür, sırt omurlarında görülmesi nadirdir.
Doğuştan ve sonradan oluşmuş olabilir. Doğuştan darlığın üzerine gelişen, sonradan oluşmuş kanal darlığı da olabilir.
Bel bölgesinde görülen kanal darlığı eklemlerin aşırı büyümesi, bağların kalınlaşması ile görülür. Birlikte eşlik eden bel fıtığı ile bulgular şiddetlenecektir.
Hastalarda ilerleyici tarzda bel ve bacak ağrısı, uyuşma ve güçsüzlük görülürken esas şikayet dinlenmeden yürüme mesafesinin kısalmasıdır, şikayetler dinlenmekle yatışır.
Tanı yapılacak muayene ile birlikte bel bölgesi için yapılacak MR-MR myleografi ile konulur.
Şikayete neden olan (yaklaşık 100 metre yürümekle ortaya çıkan dinlenme ihtiyacı)lomber dar kanal hastalığının tedavisi cerrahidir. Yapılacak cerrahide, bel kayması ve dejeneratif skolyoz yoksa vida kullanmaya gerek yoktur, seviye sınırlaması olmadan kanal genişletme (dekompresyon) operasyonu yapılmalıdır.
Devamını OkuSPASTİSİTE (Omurilik felci sonrası adale kasılmaları)TEDAVİSİ -Ayarlanabilir infüzyon pompası (BAKLOFEN POMPASI)
Beyin, omurilik hasarı, multipl skleroz ve doğuştan anomaliler sonucu oluşan kasların istemsiz kasılması olan Spastisite, hastalarda pasif hareketlere karşı artan direnç, uylukların makaslanması gibi karakteristik duruş yanında mesane problemlerini de içerir.
Tedavisinde ilaç ve cerrahi yöntemler kullanılır.
İntatekal Baklofen (Baklofen pompası): İlaç tedavisine direnç gelişen hastalarda ayarlanabilir infüzyon pompası kullanılarak omurilik zarı içinde omuriliğe yakın bir noktadan Beyin omurilik sıvısına verilen baklofen ile yapılan tedavidir.
Devamını OkuBEL FITIĞI
Öncelikle, fıtık sözcüğünün anlamı üzerinde biraz durmak gerekir. Fıtık, esas olarak, kendisine ait olmayan bir bölgeye giren, tecavüz eden, işgal eden organı tanımlamak için kullanılmaktadır. Örneğin göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran diyafragma adalesindeki bir yırtık nedeni ile mide akciğerlerin olduğu göğüs boşluğuna girse bunun adı “mide fıtığı” dır. Yani bir dokunun kendisine ait olmayan bir bölgeye girmesi söz konusudur.
Belfitigi
İnsan vücudunda yaklaşık 33 adet omur vardır. Bunlar boyun, sırt, bel, kalça ve kuyruk sokumu bölgeleri olarak adlandırılmaktadır. Bu bölgelerden kalça (sakrum) bölgesi birbirine bitişik 5 adet omurdan oluşurken, kuyruk sokumu da çok küçük beş ad et (gelişmemiş kuyruk olarak nitelendirilir) omurdan oluşur.
Diğer omurlar arasında, (ilk birinci omur ile ikinci omur arası hariç) tampon vazifesini gören, disk şeklinde kıkırdak yastıklar vardır. Bu yastıklar yumuşak ve sulu kıvamlı olup, “anulus fibrozus” adı verilen bir kılıf içine yerleşmiş kıkırdak dokudan oluşurlar.
Bu kıkırdak dokunun kendisine ait bir kan damarı olmadığından zedelendiğinde kendisini tamir etmesi çok güçtür.
Belfitigi 2
Zorlama hareketleri (özellikle öne doğru eğilmişken ağır kaldırma) bu kıkırdak içindeki yapının bozulmasına ve kıkırdağın kurumaya ve sertleşmeye başlamasına neden olur. İçeriden dışarıya doğru basınç yapan ve çevresindeki kılıfı zorlayan iç çekirdek bel ağrısına neden olur. Bazen, kılıfın aşırı zorlanması kılıftan bazı kimyasal maddelerin yayılmasına ve çevredeki sinir dokusunu rahatsız etmesine neden olur ki, bazen bu durum içerideki çekirdek tabir edilen kıkırda kılıfını yırtarak dışarıya çıkmış ve sinir dokusu üzerine bası yapıyormuş gibi yani (öyle olmadığı halde) fıtık oluşmuş gibi bulgular verir. Bu bulgular ne yapılırsa yapılsın bir süre sonra geçer ve hasta bel fıtığının iyileştiğini zanneder. Bel çekme, alabalık sarma ya da akıl almaz bir takım uygulamaların bel fıtığına iyi geldiğinin sanılması işte bu yüzdendir.
Belfitigi 3
Belirli bir zaman sonra kılıf yırtılıp içerideki çekirdek kendisine ait olmayan bölgeye geçtiğinde, yani gerçek fıtık oluştuğunda bel ağrısı geçer ama bacak ağrısı bu kez hastayı çok rahatsız eder. İşte bu durum cerrahi girişim uygulanması gerekli gerçek bel fıtığıdır ve bel ağrısı çeken hastaların kabaca u bu nedenle ameliyata gereksinim duyarlar. Bel fıtığı tedavisinde kemiklerin birbirlerine vidalanması gibi bir tedavi yöntemi söz konusu değildir. Kemiklerin birbirlerine bağlanması konusu tamamen ayrı bir konudur ve bir başka yazının konusu olacaktır.
Devamını OkuSpina Bifida Ve “Konjenital” Anomaliler
“Konjenital” terimi, bebeğin anne karnında gelişmesi sırasında, gelişim aşamalarında ortaya çıkan aksaklıkların neden olduğu sorunları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Bu tip kusurlu gelişimler için “doğumsal gelişme kusuru” ya da “anomali” terimi de kullanılmaktadır.
Gelişim aşamalarındaki kusurların oluşturduğu sorunlar birçok ve çeşitlidir. “Spina bifida” bu kusurlar içinde omuriliğin gelişmesi sırasında görülen kusurların sebep olduğu arızalar için kullanılan bir terimdir. Diğer gelişim kusurları için farklı terimler kullanılmaktadır. Omuriliğin gelişme aşamalarına kısaca bakacak olursak, konuyu daha iyi anlamak mümkün olacaktır. Bebeği oluşturan embriyo önceleri iki tabakalı ve boyu yaklaşık 1,5 mm iken, bu embriyonun üst tabakasının tam ortasında beliren bir çizgi boyunca yükselen tabakanın karşılıklı olarak orta hatta birleşmesi ve adeta bir boru oluşturması ile merkezi, sinir dokusunun gelişmesi başlar. Oluşan bu borunun bir ucundan beyin meydana gelir. Diğer ucu ise omuriliğin son ucunu oluşturur. Orta hatta birleşerek bir boru oluşturan bu süreç tam olarak oluşamaz ve tabakalar orta hatta birleşemezlerse, işte ona “orta hat kapanma kusurları” denilmektedir. Halk arasında bu konu kısaca spina bifida olarak bilinmektedir ama işin esası orta hat kapanmasında kusurudur.
Spina Bfida
Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik bir yatkınlığın olmasının bu tip kusurların ortaya çıkmasını kolaylaştırıcı olduğu bilinmektedir. Ancak genetik konusuna yanıt ararken bu gelişim kusurunun kalıtsal olmadığını hemen belirtmek gerekir. Kalıtsallık ile ilgili bir önemli durum, bir ailede bir tane myelomenigoselli bebek var ise ikinci bebeğin böyle olma tehlikesi, genel görülme düzeyi olan 1/1000 den 30/1000 e yükselmektedir. Ayrıca, bizim de laboratuvarda tavuk embriyosu üzerinde yaptığımız çalışmalarda, sigara, alkol, folik asitten yetersiz beslenme ve bazı ilaçların böyle sorunlara yol açtığı bilinmektedir. Akraba evliği ile spina bifida arasında bilinen doğrudan bir bağ yoktur. Ama, iki spinabifidalı kişinin evlenmesi halinde böyle bir bebeğe sahip olma olasılığı artacağından gebeliği, çok iyi izlemek gerekecektir. Artık yaygın olarak bilin bir husus da “folik asit” takviyesinin bu tip kusurların oluşmasını önlemede yardımcı olduğundur. Folik asit takviyesi gebelik “öncesi” başlandığı ve devam edildiği taktirde bu tip sorunların üstesinden gelinmede % 72 yardımcı olmaktadır. Gebelik sırasında iyi bir ultrasonografi takibi çok önemli olmaktadır.
Spina Bfida2
Birçok düzeyde (ağır-hafif olarak sınıflanabilir) orta hat kapanma kusuru vardır. En ağırı, myelomeningosel olarak adlandırılan ve omurilik gelişmesinde, neredeyse omuriliğin hiç gelişme göstermediği durumdur. Ne kadar kuyruk sokumuna yakın ise hasar ve nörolojik kusur o kadar azdır ve bu durum bebeğin şansı olarak yorumlanabilir. Daha yukarı ( kafaya yakın) düzeylerdeki kusurlarda nörolojik tablo çok ağırdır, bebeğin ayakların hiç oynamaması gibi bir durum da söz konusudur. Dışarıdan belirti vermeyen gizli spina bifida durumlarında da omurilik gerginliğin giderilmesi için cerrahi girişim gereklidir.
Beyin ve omurilik aynı kese içinde olduğundan, açık spina bifidası olan bebeklerin buradan mikrop kaparak menenjit olmaları tehlikesi nedeniyle, kapalı olanların ise gergin omurilik olması nedeni ile vakit geçirmeden ameliyat edilmeleri ve kusurun vakitlice düzeltilmesi gereği vardır. Hafifi bir nörolojik tabloda gelen hastaya, ilave sorunlar yüklemeden cerrahi girişim yapabilmekteyiz ve daha sonra yapılacak olan yoğun rehabilitasyon çalışması ile hastalar normal yaşantılarını sürdürebilmektedirler.
Devamını OkuBoyun omurilik kanal darlığı
(Servikal spinal stenoz)
Boyun omurları arasında bulunan omurilik kanalının daralmasıdır. Doğuştan, ilerleyen yaşla kireçlenme ile, eklem ve bağların aşırı büyümesi ve kemikleşmesi ile oluşur. Genellikle 50 yaştan sonra görülür.
Klinikte kol ağrısı veya güçsüzlüğü gibi sinir kök bulguları yanında daha tehlikeli olan omurilik içyapısında değişikliğe (myelopati) neden olur. %30 ve üzeri darlıkta bulgular ortaya çıkar. Kol ve bacaklarda güçsüzlük his kaybı bulguları ile ALS hastalığını taklit edebilir.
Tanı muayene ile birlikte yapılacak MR ile konur.
Tedavi boynun önünden veya arkasından yapılacak girişim ile cerrahidir, darlık tek seviyede ise boynun önünden girilerek cerrahi yapılabilir. Belde olduğu gibi boynun arkasından girilerek yapılan cerrahi girişimde boyun kemikleri arasında kayma veya kuğu boynu deformitesi yoksa vidalamaya (stabilizasyon ) gerek yoktur, yapılacak işlem omuriliği rahatlatma (kanal genişletme) operasyonudur.
Bası doğrudan omuriliğin üstüne olduğundan cerrahi müdahalenin geciktirilmesi beldeki, kanal daralmasına nazaran daha önemli ve tehlikelidir.
Devamını Oku
GÜNLÜK TUZ TÜKETİM MİKTARI NE KADAR OLMALI?
Yüksek tuz içeren beslenme alışkanlığının yüksek tansiyona neden olduğu bilinmektedir. Yüksek tansiyon ise bir risk faktörü olarak inme ve kalp krizi riskini artırmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, kalp ve damar hastalıklarının önlenmesine destek için günlük tuz alımının kişi başına 5 gramdan az olmasını önermektedir. Yani yemeklerimizin içine hiç tuz katmasak bile bu miktarı meyve, sebze ve etlerden almaktayız. Tuz alımındaki orta dereceli bir azalma kan basıncı üzerinde önemli bir etki yapmaktadır. Kabul etmeliyiz ki, biz bir millet olarak oldukça fazla tuz tüketmekteyiz.
Tuz ve sodyum
Tuz, iki mineral, sodyum (% 40) ve klorürden (% 60) oluşur. Sodyum vücudun bazı süreçlerinde önemli bir rol oynar: hücrelerimizdeki sıvı dengesini korur, kaslarımızın kasılmasını sağlar, sinir uyarılarını iletir ve sindirim sistemimizin besinleri emmesine yardımcı olur.
Himalaya tuzu mu? Çankırı tuzu mu? Deniz tuzu mu?
Sofrada kullandığımız tuz deniz ve göllerden elde edilmiş, endüstri tarafından işlendikten sonra soframıza gelen tuzlardır. Kaya tuzları ise yeraltından elde edilmiştir ve dolayısıyla magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, potasyum, bakır gibi elementlerden daha zengindir; Himalaya tuzu ve Çankırı tuzu gibi. Evet, içerdiği mineraller yüzünden daha çok tercih edilebilir, fakat unutmamak gerekir ki en nihayetinde vücudumuza giren sodyum klorürdür ve olduğundan daha fazla değer vermemek gerekir. Tuz çeşidi ne olursa olsun günde 5 gramın altında tüketilmelidir!
Peki, ne kadar tuz çok fazla tuzdur?
Vücudumuzun sodyuma tabii ki ihtiyacı vardır, ancak vücudumuza giren tuz konusunda dikkatli davranmamız gerekir. Dünya Sağlık Örgütü, yetişkinlerin günde bir çay kaşığı tuzdan (5 gram) daha az tuz tüketmesini tavsiye ederken, çoğumuz çocuklar da dahil olmak üzere, çok daha fazla tüketmektedir. Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği tarafından 2008 yılında yapılan SALTurk çalışmasında erişkinlerde günlük tuz tüketimi 18 gramı bulunmuştur. Aynı derneğin 2012 yılında yaptığı SALTurk 2 çalışmasında ise muhtemelen 2012 yılı başında ekmekteki tuz miktarının azaltılmasına bağlı olarak günlük tuz tüketimi 14,8 gram olarak saptanmıştır.
Diyetlerimizde sodyum nereden alınır?
Sodyum üç ana kaynaktan gelmektedir. İlki yemek pişirirken koyduğumuz ve masaya servis ettiğimiz yiyeceklere tuzluktan eklediğimiz tuzdur. İkinci kaynak sebze, süt ürünleri, et ve kabuklu deniz ürünleri gibi doğal kaynaklardır. Üçüncü kaynak ise ekmek, hazır yemekler, pastırma gibi işlenmiş ve hazırlanmış besinler ve tabii ki en tehlikelisi fast food tüketimidir. Toplumumuzda ortalama tuzun yaklaşık yüzde 55,5’inin yemek tuzundan, yüzde 32’sinin ekmek tuzundan, yüzde 12,5’inin sofra tuzundan alındığı yapılmış çalışmalarda gösterilmiştir. Yemek tuzunun büyük kısmını yemek pişerken eklenen tuz oluşturmaktadır ki bu tüm tuz tüketiminin yüzde 42,5’ini oluşturmaktadır. Ne kadar da fazla değil mi?
Çok fazla sodyumun vücut üzerindeki etkileri nelerdir?
Yüksek sodyum alımı, böbrek problemleri ve böbrek taşları, mide kanseri, osteoporoz ve yüksek tansiyon gibi bir dizi ciddi yan etkilere yol açabilir. Yüksek tansiyon kardiyovasküler hastalıkların ana nedenidir. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bulaşıcı olmayan hastalıklar yılda 38 milyon insanı öldürmektedir ve bu ölümlerin çoğunu (17,5 milyon) kardiyovasküler hastalıklar nedeni ile olmaktadır.
Bir insanın kendine karşı sorumluluğu, kendini doğru zamanda doğru ilaçlarla tedavi etmek değildir, sağlığın her yönünü ele almakla ilgilidir. Bu, diyetinizi düzenlemeyi, günlük tuz alımınızı azaltmayı ve daha sonra çıktığınız bu yolda eğer fark ederseniz alışkanlıklarınızı ayarlamak için doğru adımlar atmanızı içerir. Doğru bilgilerle donanarak, tuz alımınızı düşürmek, yüksek tansiyon ve ilişkili kardiyovasküler tehditlerden kaçınmak için çabalamak oldukça önemli adımlardır.
Tuz alımınızı kontrol altına almanın aşağıdaki temel 4 adımını uygulayabilir ve vücudunuzu daha sağlıklı bir yaşama sokabilirsiniz:
1- Hazır satılan yiyeceklerin etiketini mutlaka okuyun!
Hazır gıdanın 100 gram başına ne kadar tuz içerdiğini inceleyin. Her 100 gramında 1,5 gramdan fazla tuz (0,6 gram sodyum) yüksek iken, 0,3 gram tuz (0,1 gram sodyum) ise düşüktür. Etiket sadece sodyum içeriği sağlıyorsa, tuz içeriğini elde etmek için rakamı 2,5 ile çarpın.
2- Daha az tuz kullanın!
Masada yemeklerinize daha az tuz ekleyin ve yemek yaparken yemeğinizi tatlandırmak için tuz kullanmak yerine, otlar, baharatlar, sarımsak veya limon suyu kullanmayı deneyin.
3- İşlenmiş ve hazırlanmış gıdalardan kaçının!
Sayacağım hazır gıda maddelerinin tuz oranı oldukça yüksektir ve idareli olarak kullanılmalıdır; paket çorbalar, pek çok kahvaltılık gevrek, ekmek, tuzlu atıştırmalıklar, işlenmiş etler ve fast food yiyecekler.
4- Daha fazla bütün besin tüketin!
Tuz, sebzeler, süt ürünleri, et ve kabuklu deniz hayvanlarında doğal olarak bulunur ancak sadece küçük miktarlarda bulunur. Bu nedenle bu doğal yiyecekleri tüketmek tuz seviyenizi azaltmaya yardımcı olmak için mükemmel bir yoldur.
Ve son olarak en önemli nokta; eğitim çocuk yaşta başlar. Çocukken ve ergenken yediğimiz yemeğin yani aldığımız damak tadının, yetişkin olarak yediklerimiz üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteren kanıtlar vardır. Bu nedenle çocuklarımızın bu tada alışmasını engellememiz hayati önem taşıyor. Dahası, çocuklar yüksek düzeyde tuz tükettiklerinde sağlıkları küçük yaştan itibaren negatif etkilenir. Yüksek tansiyon, osteoporoz, astım, mide kanseri ve obezite gibi hastalıklara yatkınlık gösterebilirler. Başka bir deyişle, sadece ne yediğimizi değil, çocuklarımızın da ne yediğini izlemeli ve onları sağlıklı bir yaşama hazırlamalıyız.
Kardiyoloji - Uzm. Dr. Efe Edem
Devamını Oku
BURUN AMELİYATI (RİNOPLASTİ)
Burun üç boyutlu yapısı nedeniyle yüzün en dikkat çekici organlarından biridir.
Herhangi bir nedenle burun şeklinde oluşan bozulma veya kayıplar diğer organlara nazaran daha fark edilir sonuçlar oluşturur. Bu durum kişinin fiziksel ve fonksiyonel olduğu kadar, psikolojik durumunu da etkileyebilir ve sosyal ilişkilerde sıkıntılar oluşmasına yol açabilir.
Burun ameliyatı için başvuran hastalar hem estetik kaygılarla hem de nefes almada yaşanan problemlerin düzeltilmesi amacıyla başvurabilirler.
Nefes alma problemlerini oluşturan temel nedenler burun orta hattını oluşturan orta direk (septumun) eğrilikleri, burun yan duvarlarında bulunan konka dediğimiz yapıların büyümesi ve burun iç ve dış hava kapaklarındaki yetersizliklerindir. Bunların yanı sıra burun iç yapılarının herhangi bir nedenle büyümeleri de tıkanıklıklara yol açabilir. Bu nedenle, yapılacak muayene ve değerlendirmeler daima burun içi yapıların da göz önünde bulundurulmasını gerektirir.
Estetik burun ameliyatları ülkemizde estetik ameliyatlar içinde en sık uygulananlardan biridir. Erkeklerde 17, kızlarda 16 yaşından itibaren estetik amaçlı burun operasyonları uygulanabilir. Daha küçük yaşlardaki hastaya yapılacak müdahaleler ciddi nefes alma problemlerini ortadan kaldırmaya yönelik olmaktadır.
Burun ameliyatlarında burnun kemik ve kıkırdak yapılarında kişinin gereksinimlerine uygun düzeltmeler yapılır. Yapılacak işlemlerde standart bir burun yapısı elde etmekten ziyade kişinin yüzü ve yapısal özellikleriyle uyumlu değişikliklerin yapılması tercih edilir. Burun kemerinin düzeltilmesi, burun çatısının daraltılması veya genişletilmesi, burun tabanı ve kanat boyutlarının değiştirilmesi, burun boyunun kısaltılması veya uzatılması, semer burun deformitelerinin düzeltilmesi, eğriliklerin ortadan kaldırılması işlemleri kişinin yüzündeki diğer organlarının buruna oranları ve burun açıları ölçülerek ve ince planlamalar vasıtasıyla yapılır.
Farklı (açık-kapalı, let-down, piezoelektrik uygulamaları vb.) operasyon tekniklerinin avantaj ve dezavantajları mevcut olup, uygun tekniğe karar verirken kişinin deformitesinin durumu göz önünde bulundurulur.
Sınırlı düzeltmeler lokal anestezi altında yapılabilse de hasta ve cerrahın konforu açısında rinoplasti ameliyatlarında genel anestezi tercih edilir. Operasyon süresi yapılacak işlemlerin kapsamına göre 60-90 dakika arasında değişmekle birlikte solunum sıkıntısı bulunan olgularda operasyon süresi uzayabilir.
Operasyon sonrası hastalar ağrıdan yakınmaz. Hasta aynı gün veya ertesi gün taburcu edilebilir. Burun içine tampon uygulamaları ciddi nefes alma problemi olan hastalar için olup ağrı vermeyen delikli tamponlar sayesinde hasta operasyon sonrası tamponlarla bile rahatlıkla nefes de alabilmektedir.
Hastaya operasyondan sonra en az 6 ay süreyle travmadan (düşme, çarpma vb.) korunması önerilir. Rinoplasti sonrası hasta en az bir yıl süreyle doktoruyla diyalog halinde olur ve takipte kalır.
Plastik, Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi
Doç. Dr. Ayşe Özlem Gündeşlioğlu (Avrupa ve Türkiye Plastik, Rekonstruktif ve Estetik Cerrahi Yeterlilik Sertifika sahibi)
Devamını Oku
1. Baş ağrısı insanlar için ne zamandan beri önemlidir?
Baş ağrısı insanoğlunu uygarlığın erken dönemlerinde de rahatsız etmiştir. Milattan önce 7 bin yılından kalan insan kafataslarında trepanasyon denilen delinme işlemi bulguları saptanmıştır. Bu işlem baş ağrısı, sara hastalığı ve deliliğe yol açtığı düşünülen kötü ruhların çıkarılması amacıyla yapılmış olabilir, ancak son veriler tıbbi gerekçelerle yapıldığını düşündürmektedir. Baş ağrısına ait kaynaklar milattan önce 3 bin yılına kadar uzanmaktadır.
2. Baş ağrısı nedir ve ağrı oluşturan yapılar neresidir?
Baş ağrısı kafada ağrıya duyarlı yapılardan kaynaklanan ağrıdır. Başın içinde venöz yapılar, beyin yüzeyindeki toplardamarlar, beyin tabanındaki atardamarlar, beyin ön ve arka çukurunu saran dura isimli zar ağrıya duyarlıdır. Kafa dışında saçlı deri ve kaslar, göz içi yapılar, burun ve burun etraf boşluklarının dokusu, dış ve orta kulak, diş ve diş etleri ağrıya hassas oluşumlardır.
3. Başlıca baş ağrıları nelerdir?
Bağ ağrıları birincil ve ikincil baş ağrısı bozuklukları olarak ikiye ayrılır. Birincil baş ağrılarının önemlileri gerilim tipi baş ağrısı, migren ve küme baş ağrısıdır. İkincil baş ağrılarının önemlileri göz ve sinüs enfeksiyonları, beyin tümörleri, kafa travmaları, beyin damar hastalıkları, ilaçlara bağlı, trigeminal nevralji ve metabolik hastalıklarda görülenlerdir.
4. En sık görülen baş ağrısı hangisidir?
Gerilim tipi baş ağrısı en sık görülenidir. Yüz kasları ve kafatasının kanlanma azalmasına yol açan kas gerilimine bağlıdır. Moral bozukluğu, uykusuzluk, aşırı bir olaya odaklanma ve bazen diş gıcırdatma bu baş ağrısına yol açar. Ağrı basınç hissi karakterinde “şapka bant” dağılımında ve bazen başın arkasına yerleşiktir. Ağrı günün ilerleyen saatlerinde, öğleden sonra görülebilir. Sıklıkla 1-2 saatte geçer. Hastaya daha önce hiç yapılmamışsa beyin görüntüleme (beyin tomografisi veya beyin MR'ı) hastayı rahatlatmak için yapılabilir. Çoğu vakada ağrı kesiciler ve gevşeme egzersizleri yeterlidir. Düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz programı yararlıdır. Kas gevşetici, sakinleştirici ve depresyon tedavi ilaçları kullanılabilir. İyileşmesi hastanın psikiyatrik belirtilerinin düzelmesine ve stresle başa çıkabilmesine bağlıdır. Bazen ömür boyu sürebilir.
5. Toplumda diğer en sık görülen baş ağrısı hangisidir?
Migren en popüler baş ağrısıdır. Auralı migren, aurasız migren ve komplike migren olarak kabaca sınıflanabilir. Kadınlarda daha sıktır. Çocukluk çağında bile görülebilir. Ağrının süresi 4 saatten 3 güne uzayabilir. Anne ve babadan kalıtımla geçer. Aura ile ilişkili ve ilişkisiz davranış değişiklikleri, uykusuzluk veya bulantı şeklinde ön belirtiler görülebilir. Beş hastanın birinde aura görülebilir. Bu durum ağrı öncesinde, sıklıkla görsel belirtilerle ilişkilidir. Örneğin tek gözde görme alanında körlük, ışık çakmaları, zigzak çizen çizgiler olabilir. Baş ağrısı hafif veya şiddetli olabilir. Genellikle zonklayıcı ve tek taraflıdır. Aurasız migrende tüm başta yaygındır. Işık hassasiyeti, bulantı ve kusma eşlik edebilir. Başını oynatmakla ağrı şiddeti artar. İş güç kaybına yol açan en önemli baş ağrısıdır. Hastaya tanı koymada öykü ve nörolojik muayene önemlidir. Beyin tomografisi veya MR ile diğer baş ağrısı nedenleri dışlanmalıdır. Tedavide tetikleyen şeylerden (alkol, peynir, çikolata, nitrat içeren yiyecekler), sakınılmalıdır. Uyku düzensizliği stres ve açlık baş ağrısını tetikler. Akut ataklar için sessiz, karanlık odada istirahat, triptan tedavisi, ağrı kesiciler, kortizon türü ilaçlar, sakinleştirici ve bulantı giderici ilaçlar faydalıdır. Ayda üçten fazla atağı olan hastalara koruyucu tedavi mutlaka verilmelidir. Baş ağrıları yaşla birlikte genellikle kaybolur. Ancak devam etmesi de mümkündür.
6. Beyin tümörüne bağlı baş ağrısının özellikleri nelerdir?
Beyin tümörüne bağlı baş ağrıları kafatasındaki ağrıya duyarlı yapıların tümör nedeniyle gelişen basınçla zorlanması sonucu oluşur. Beyin içinde veya başka bölgenin tümörünün yayılımıyla ortaya çıkabilir. Baş ağrısının özelliği sıklıkla basınç hissi şeklindedir. Pozisyonla değişen ağrı öksürmekle şiddetlenir. Dik vücut duruşu ile rahatlar. Sabahları daha kötüdür. Sara nöbetleri, ateş ve nörolojik belirtiler (ruhsal semptomlar, konuşma bozuklukları, görme kaybı, felç, duyusal belirtiler, denge problemleri v.b) eşlik edebilir. Beyin arkasındaki tümörler üst boyun sinirlerini irite ederek boyun ve ense ağrısına yol açabilir. Beyin ön bölge tümörleri yüzde ağrı yapabilir. Bulantı ve kusma sıklıkla vardır. Bazen inatçı hıçkırık olabilir. Teşhisinde mutlaka ilaçlı beyin tomografisi veya MR yaptırılır. Tedavisinde ödem çözücü ilaçlar, ağrı kesiciler ve uygun vakalarda cerrahi uygulanır.
7. Beyinde anevrizma (kan damarında zayıflık sonucu balon gibi genişlemesi) patlamasıyla ilgili baş ağrısı nedir?
Genellikle damarda var olan baloncuk bazen kendiliğinden, sıklıkla öksürme veya gerilme gibi nedenle patlar. Sıklıkla 50-70 yaşta görülür. Ani başlangıçlı patlayıcı tipte baş ağrısı sıklıkla “hayatımdaki en kötü baş ağrısı” diye tanımlanır. Hastaların yarısında bilinç bozukluğu ve sara nöbetleri görülür. Daha sonra gelişen damar daralmasına bağlı felç veya koma gelişebilir. Beyin tomografisi mutlaka yapılmalıdır. Daha sonra beyin BT anjio veya beyin MR anjio yapılabilir. Bu hastalar mutlaka hastaneye yatırılır. Bilinç durumlarına göre takibi yapılan ve medikal tedavisi verilen uygun vakalar cerrahi olarak ameliyat edilir.
Devamını OkuVücut kitle indeksi (VKİ), vücudunuzdaki tahmini yağ miktarını gösteren bir değerdir. Bu değerin normalin üstünde olması vücutta fazla miktarda yağ olduğu anlamına gelir ve sağlığınız için risk oluşturur.Vücüt kitle indeksinizi hesaplamak için buraya tıklayabilirsiniz
Devamını Oku
Tınaztepe Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümü konsültan hekim Prof. Dr. Serkan Güçlü;
CVS (Koryon villus örneklemesi, plasentadan parça alınması):
Plasentanın (bebeği besleyen eş ya da son denen organ) içine uygun boyutlarda seçilen iğne ile girilerek, ileri geri hareketler yardımıyla, bu bölgedeki plasental dokuların negatif basınç uygulanan bir şırıngayla toplandığı yöntemdir. Gebeliğin 10-13. Haftaları arasında yapılır. Bu işlemde bebeğin % 1 oranında anne karnında ölme riski vardır.
Tınaztepe Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümü konsültan hekimi Prof. Dr. Serkan Güçlü; Ayrıntılı ultrasonografi, düzey II ultrasonografi, halk arasında renkli ultrason ve dört boyutlu ultrason gibi adlarla anılan bu muayene gebeliğin 18-22. haftaları arasında yapılan bir ultrasonografik incelemedir.
Devamını OkuTınaztepe Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümü konsültan hekimi Prof. Dr. Serkan Güçlü; Gebe kalmadan önce şeker, guatr, yüksek tansiyon gibi bir kronik hastalığınız varsa, 18 yaş altı ya da 35 yaş üstü bir gebeliğe sahipseniz, aşırı zayıf ya da kiloluysanız, ilaç kullanıyorsanız riskli gebeliğiniz var demektir. Bazen de bu bahsedilen problemler gebeliğin etkisiyle ortaya çıkabilir.
Devamını Oku
Op. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Tip 2 Diyabet Hastalarına Ne Söylemek İstersiniz
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor Obezite Cerrahisinde Hangi Yöntemi Uyguluyorsunuz
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Obezite Ameliyatı Sonrası Sürekli İlaç Kullanılıyor Mu
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Ne Zaman Cerrahiye İhtiyaç Duyulur
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Metabolik Sendrom Nedir Kimlerde Görülür
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Metabolik Cerrahi Ameliyatlarında Neden Türkiye Tercih Ediliyor
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Metabolik Cerrahi Ameliyatının Etkileri Kalıcı Oluyor Mu?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Hastalar Ameliyat Olmasalar Daha Yüksek Bir Risk Mi Taşıyorlar?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Hasta Profiliniz Nasıl? Size Kimler Başvuruyor?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Bu Operasyonlarda Hangi Yöntemi Kullanıyorsunuz?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Bu Operasyon Kimlere Yapılmaz?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Bu Ameliyat Sonrası İlaç Kullanılıyor Mu ?
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Ameliyat Sonrasında Ne Kadar Süre İçerisinde İişlerine Geri Dönebilirler
Devamını OkuOp. Dr. Mehmet Deniz Anlatıyor; Ameliyat Sonrası Hastalarınızı Nasıl Takip Eediyorsunuz?
Devamını OkuSınav kaygısı, kişinin bilgi ve becerilerinin belli ölçütlerle incelenip değerlendirildiği durumlarda yaşadığı işlev bozucu olan ve öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasını engelleyen ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygı durumudur.
Devamını OkuCerrahi, tıp tarihinin en eski dallarından biridir. "Cerh" yara, yaralama, vücudu kesici bir aletle kesme anlamına gelmektedir.
Devamını OkuÇocuk anne karnındayken bağırsaklar ve idrar yolları ortak bir kanaldan gelişir. Bu kanal ortadan ikiye bölünür, ön kısmından idrar kesesi, arka kısmından ise makat (anüs) meydana gelir. Bu gelişim sırasındaki bir bozukluk sonucu anüs oluşmaz ve kalın bağırsağın uç kısmı, anüs yerine erkek çocuklarda idrar yollarına, kız çocuklarında ise vajinanın herhangi bir yerine açılabilir. Doğuştan makat yokluğu ile çocuk cerrahisi bölümü ilgilenir.
Devamını Oku"Güneş Işığı Vitamini" deyince neyi kastediyoruz ?
Güneş ışığının bitki büyümesi üzerindeki etkilerini çok iyi anlamışken, insan hayatı üzerindeki önemini ne yazık ki yavaş yavaş keşfedebiliyoruz. Hernekadar güneş ışığı vitamini olan D vitaminini “vitamin”
Devamını Okuİnsan türünde kadın cinsi, üreme özellikleri açısından zamana oldukça bağımlıdır. Bunun nedeni; erkekte eşey hücrelerinin (sperm) üretimi ergenlikten sonra neredeyse yaşam boyu devam ederken, kadında eşey hücrelerinin (yumurta) yapımı daha doğmadan tamamlanıp yumurtalıklara yerleştirilmesidir.
Devamını OkuBedenimizin herhangi bir parçasında uygulanacak cerrahi işlem psiko sosyal stres veya psikiyatrik hastalık nedeni olabilir. Kalbimizi yaşamla eşleştirecek kadar büyük anlam taşıyan by-pass gibi bir operasyonda bu risk artmaktadır.
Devamını OkuDaha çok üreme amaçlı olan cinsel dürtü her insanda doğumdan itibaren vardır. Cinsel istek ve haz uyku ve iştah gibi fizyolojik süreçlerle giden doğal bir ihtiyaçtır. İnsanın cinsel hayatını olgunlaştırırken, kendi bedenini tanıması, karşı cinsin bedenini tanıması, kendine ve eşine nasıl cinsel haz vereceğini bilmesi ise öğrenilen ve öğretilen davranışlardır.
Devamını OkuDişi hissetmedeki en önemli organ olan memenin şekli, boyutu, hacmi ve kıvamı kadın için çok önemlidir. Arzu ettiği meme formuna sahip olan kadın kendini daha dişi hisseder ve kendine daha fazla güvenir. Özellikle mayo, bikini, sütyen gibi kıyafet seçiminde ve karşı cins ile iletişimde meme her zaman ön plandadır.
Devamını OkuKalıtsal hastalıklar genetik yapıda meydana gelen kalıcı değişiklikler sonucu oluşurlar. Kişilerin bu genetik yapılarını değişik oranlarda çocuklarına aktarmalarından dolayı kalıtsal hastalıklar sonraki nesillere aktarılmaktadır. Genetik biliminin amacı, hastalıkların genetik temelini ortaya çıkararak sonraki nesillerde ortaya çıkma olasılığını engellemektir.
Devamını OkuMeme kanseriyle ilgili olarak taramaya başlanma yaşı ve sıklığı en çok üzerinde durulan konular oldu. Meme kanseri için bilinen risklerden hiçbirini taşımayan, sağlıklı bayanlarda taramaya başlama yaşı bugüne kadar 40 iken, 40- 49 yaşları arasında yapılan taramaların çok ikna edici temellere dayanmadığı iddia edildi.
Devamını Okuİnme (Stroke) toplumda en sık ikinci ölüm nedeni ve üçüncü sıradaki sakatlık nedenidir. Her yıl yaklaşık bin kişiden üçünde inme görülebilir. Bu istatistik İzmir’de her yıl 10 bin kadar inme vakası olduğunu düşündürmektedir. Bu vakaların yaklaşık yüzde 80’i damar tıkanıklığına bağlı “iskemik inme”; geri kalan beşte biri ise beyin kanamasına neden olan “hemorajik inme” vakalarıdır.
Devamını Okuİlk kez 1912 yılında Dr. Hakaru Hashimoto tarafından tanımlanan Hashimoto tiroiditi, klasik olarak genç-orta yaş grubundaki kadınlarda, tiroid bezinde genellikle ağrısız biçimde ortaya çıkar. Önceleri seyrek olduğu düşünülen,
Devamını OkuOSTEOPOROZ (KEMİK ERİMESİ) NEDİR?
Osteoporoz vücüdumuzdaki kemiklerin sertliklerinin azalıp kalitelerinin bozulması sonucunda daha zayıf ve kırılabilir hale gelmeleri ile ortaya çıkan ve tüm iskelet sistemimizi etkileyen sistemik bir hastalıktır. Osteoroporoz,
Devamını OkuPremium Katarakt Cerrahisinde standart katarakt ameliyatlarında olduğu gibi gözün içindeki kataraktlı mercek alınır, fakat standart katarakt ameliyatlarında uygulanmayan, odak kabiliyetine sahip, ileri teknoloji ürünü ve her noktada (yakın-orta-uzak) net görüş sağlayan ve ömür boyu göz içinde kalan Premium Mercekler (Multifokal, Toric, Multifokal-Toric) kullanılmaktadır.
Devamını OkuYapı olarak bir topa benzeyen gözün ortasında bulunan jel benzeri maddenin çevresini 3 tabakadan oluşan bir kılıf sarar. En dışta sklera adı verilen beyaz kısım, en içte retina adı verilen ve görmemizi sağlayan kısım ortada da uvea bulunur. Uveanın iltihabına üveit denir. Uvea gözü besleyen damarları bulundurmaktadır. Buranın iltihabı gözün tüm dokularını etkilemektedir. Bu durum görmeyi ciddi şekilde tehdit eden durumlara neden olmaktadır.
Devamını OkuUzun ve keyifli geçen tatil dönemlerinden sonra iş yaşamına geri dönmek pek çok çalışan açısından zorlu bir süreçtir.
Devamını OkuÇocuk gelişiminde dönüm noktalarından biri olan okul, özellikle ilk defa okula başlayacak olan çocuklar için uyum gerektiren bir süreçtir.
Devamını OkuÇağımızın en önemli bilimsel ve teknolojik gelişmelerinden olan bilgisayar ve internetin, yaşamamımızda bilgi akışını hızlandırma ve iletişimi kolaylaştırma açısından pek çok fayda sağladığı bir gerçektir. Ancak, artan gelişmelerle birlikte, hayatımıza giren bilgisayar ve internet pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Devamını OkuUltrasonik biyometri, ultrason dalgaları kullanılarak göz mesafelerinin ölçümü demektir. Klinikte en çok gözün ön-arka uzunluğunun ölçümü için kullanılır. Alet, otomatik olarak ön kamara derinliğini ve lens kalınlığını da verir. Bu ölçümler katarakt cerrahisinde göz içine yerleştirilecek yapay göz içi lensinin numarasının belirlenmesinde yardımcı olur.
Devamını OkuKepçe kulak problemi doğumsal olarak kulak kepçesi kıkırdaklarının gelişimindeki bozukluk sebebiyle kulak kıvrımlarının tam oluşamamasından kaynaklı belirgin kulak ortaya çıkması olarak tanımlanabilir.
Devamını OkuHareketlilik ve neşenin bol olduğu yaz mevsiminin sona ererek yerini daha kasvetli ve hüzünlü sonbahar ve kış aylarına bırakması insan psikolojisini doğrudan etkilemektedir.
Devamını OkuRetina Yırtıklarının veya Deliklerinin Sebebi Nedir?
Retina gözün içini kaplayan vitreus jeli ile temas halindedir. Sağlıklı bir gözde vitreus jeli homojendir, sıkıdır, retinayı destekler ve retinayı alttaki koroid ve sklera gibi gözün dış kat dokularına doğru iter. Vitre jelinin bu viskoz kıvamı, homojen yapısı bazı özel durumlarda bozulabilir.
Devamını OkuArpacık (Şalazyon):
Halk arasında arpacık olarak bilinen, tıp dilinde hordeolum veya şalazyon olarak anılan hastalığın göz kapağı kenarında veya altında oluşan iltihabi bir durumdur, “Arpacık, göz kapağı kenarında sık tekrarlayan enfeksiyonlar sonucu kapak kenarındaki meibomian bezlerinde tıkanma sonucu, iltihap gelişmesiyle ortaya çıkar.
Nöro-oftalmoloji Nedir?
Göz ve sinir sisteminin ortak hastalıkları ile ilgilenen bilim dalıdır. Optik sinirden görmenin gerçekleştiği görme korteksine kadar olan görme yolları ve yine beyin korteksindeki hastalıklar nöro oftalmolojinin konusudur. Ayrıca gözlerin uyumlu şekilde hareket etmesi ile de ilgilenir.
Görme azlığına bağlı olarak göz sinirlerinin zayıflığında gözde titremeler (nistagmus) görülebilir. Titremeler zamanla düzelebileceği gibi kalıcı da olabilir. Tedavide görmesi az olan bebeklerde iyi bir rehabilitasyon gereklidir.
Devamını OkuYenidoğan işitme taramasının ortaya çıkış sebebine bakacak olursak ülkemizde her yıl 1 milyon 300 bin bebek doğmakta ve bu bebeklerin 1300 – 2600 tanesi işitme kayıplı olarak dünyaya gelmektedir. İşitme kaybının erken ortaya konması ve hızlıca rehabilitasyona (iyileştirme) başlanması bebeğin hem işitmesinin hem de konuşmasının iyileştirilmesine olanak verebilmektedir.
Devamını OkuTerim olarak tiroid nodülü, tiroid içinde bir yumru içerisinde tiroid hücrelerinin anormal büyümesi anlamına gelir.
Devamını Oku
Burun estetiği burun şekil bozukluklarının düzeltilmesi anlamına gelmektedir ve temel olarak
Uyku kişinin duyusal veya diğer uyanlarla uyanabileceği bir bilinçsizlik durumu olarak tanımlanmaktadır, insan ömrünün yaklaşık 1/3'ünü oluşturmaktadır. Uyku bozuklukları, yaşam kalitesini düşürdüğünden önemlidir. Uyku sorunları, bir şikayet olarak birçok hastalıkta karşımıza çıkar.
Devamını OkuBurun orta kıkırdak ve kemiği burun bölmelerini ikiye ayıran ön kısmı kıkırdak arka ve üst kısımları da kemikten oluşan bir yapıdır. Ameliyatı konusunda her ne kadar hem hastalar arasında hem de doktorlar arasında net bir yorum olmamakla birlikte yapılan
Devamını OkuBebek beslenmesinde İlk 6 ay sadece anne sütü verilmesi bebeğin gelişimi için yeterlidir. Su dahil başka hiçbir gıda verilmesine gerek yoktur. Anne sütü her zaman uygun sıcaklıkta, sindirimi kolay, bebeğin büyüme ve gelişimi için gerekli tüm besin öğelerini içeren, bağışıklık sistemini destekleyecek bileşenlerle dolu, anne ve bebek arasındaki bağı kuvvetlendiren mucizevi bir besindir ve her bebeğin hakkıdır.
Devamını OkuTotal Kalça Protezi Nedir?
Kalça ekleminin her iki tarafının (leğen kemiğindeki yuva ve uyluk kemiği başının), metal, güçlendirilmiş plastik (polietilen) ve seramik yüzeylerle değiştirilmesi, yapay eklem uygulanması ameliyatıdır.
Devamını OkuDüzeltilmiş görme keskinliği bir gözün önüne mercek ya da gözlük camı yerleştirilerek elde edilebilen en iyi görme derecesidir. Gözlük muayenesinde göz doktoru gözün önüne çeşitli camlar yerleştiren foropter cihazıyla hastaya en iyi, en rahat görüşü sağlayan cam numaralarını tespit eder..
Devamını OkuMikroskobik muayenede özel cihazlar yardımı ile gözün ön kısmındaki kapaklar, kirpikler, konjontiva, kornea, ssklera, iris, göz bebeği, lens ve vitreus gibi yapılar büyütülerek haliyle ayrıntılı olarak incelenir.
Devamını OkuGöz numarasını ölçmeye yarayan OTOREFRAKTOMETRE cihazı ile hastanın gözünde miyop, hipermetrop ve astigmatın var olup olmadığını ölçülür ve en uygun gözlük numaraları tespit edilir. Bazı durumlarda, özellikle çocuk muayenelerinde, gözlerin uyum yapma yeteneğini geçici olarak baskılamak amacıyla gözlere bir damla damlatılıp ölçümü yapılır.
Devamını OkuDoğumdan sonraki ilk 30 dakika-1 saat içinde emzirmeye başlayınız. Bebeğiniz 6 aylık olana kadar su dahil hiç bir ek gıda vermeksizin yalnızca anne sütü ile besleyebilirsiniz. Daha sonra ek gıdalarla birlikte emzirmeye 2 yaşına kadar devam edebilirsiniz.
Devamını OkuBazı kişiler hem yakın hem uzak için ayrı gözlük kullanırlar, bazı kişiler ise tek bir gözlükle hem yakını hem uzağı görebilirler.
Devamını OkuUygulanan medikal ve cerrahi tedavilere ve kullanılan gözlük ve kontakt lense rağmen düzeltilemeyen görme yetersizliğine az görme adı verilir.
Devamını OkuGöz kapağı cildinde kanser görülme sıklığı az değildir ve giderek artmaktadır. Göz kapaklarında yeni oluşan veya büyüyen kitleler, tümör olasılığı nedeniyle dikkatlice muayene edilmelidir.
Devamını OkuÖzel Tınaztepe Hastanesi Üroloji Bölümü Uzmanı Op. Dr. Serkan Demiryoğuran, prostat biyopsisi ile yapılan erken tanının hayati önem taşıdığını vurguladı.
Devamını OkuRetinaya direkt ulaşması amacıyla vitreus içine yapılan enjeksiyonlar günümüzde giderek tercih edilen bir tedavi olmuştur. Bu yöntemle farklı ilaçlar göz içine uygulanmaktadır. Bazı ilaçların göz içi uygulama ruhsatı mevcut iken, bazı ilaçların detaylı klinik araştırmaları devam ettiği için henüz ilaç kullanım ruhsatı yoktur.
Devamını OkuMeme dokusu; 14-15 adet süt bezi ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan aynı sayıda kanallardan oluşur.
Devamını Oku
Horluyor Musunuz? Her Zaman Yorgun Musunuz?
Her gece düzenli horluyorsanız, yanınızdaki kişi uyurken nefesinizin bazen durakladığını söylüyorsa ve gün içinde kendinizi uykulu ve yorgun hissediyorsanız, sizde “uyku apnesi” olabilir.
Göz kapaklarındaki fazla deriyi uzaklaştıran ve göz kapaklarındaki sarkmayı gideren bir operasyondur. Yaşlanma ile üst göz kapağındaki deri fazlalaşır, buradaki yağ dokusu öne doğru fıtıklaşır.
Devamını OkuYüz germe veya yüz kaldırma; yüzdeki yaşlanmaya bağlı sarkmaları, kırışıkları gererek ve asarak gidermeye yarayan cerrahi bir yöntemdir.
Devamını OkuAnjiyografi vücut damarlarının görüntülenmesi demektir. Damar içine damarların görünür hale gelmesini sağlayan ve kontrast madde olarak tanımlanan ilaç verilerek, özel röntgen cihazları yardımıyla DSA adı verilen filmler elde edilir.
Devamını OkuAmbulatuvar kalp ritm kaydı çeşitli kalp hastalıklarındaki elektrokardiyogram (EKG) değişikliklerinin saptanmasında sık olarak kullanılan, invaziv olmayan bir tanı yöntemidir.
Devamını OkuUltrason, insanın işitemediği frekanstaki ses dalgasını denir. Kalbin bu ultrason dalgaları kullanılarak görüntülenmesi Ekokardiografi olarak adlandırılmaktadır.
Devamını OkuKoroner kalp hastalığının tanısındaki önemli testlerden biri de EGZERSİZ TESTİ' dir. İstirahat halinde çekilen elektrokardiyogramlar bazen (EKG) gerekli olan bilgileri sağlamayabilir.
Devamını OkuEKG nedir?
Cilde yapıştırılan elektrotlar aracılığı ile grafik olarak kalbin elektriksel aktivitesini (kalbin ritmini, frekansını, kalp atışlarının ritmini, yayılmasını ve reaksiyonun tekrar yok olması) kaydeden bir cihazdır.
Göğüste tam yeri belli olmayan sıkışma hissi veren bir ağrı olur, bu ağrı sol kola ve çeneye doğru yayılır, ağrı hareket etmekle artar, dinlenirken azalır, fakat geçmez.
Devamını OkuKan Yağları Yüksekliğinde Tedavi Gerekli Mi?
Kan yağları kolesterol ve trigliserid olmak üzere 2 grupta toplanır.
Keratokonus; Kornea gözümüzün en ön tarafındaki saat camına benzeyen saydam tabakaya verilen isimdir. Kornea tabakası gözün birinci optik tabakası olduğu için görme kusurlarından birincil olarak sorumludur.
Devamını OkuKuru Göz Testleri; Gözyaşı kalitesini ve sekresyon miktarını ölçmek ve gözyaşı yetersizliği hakkında bize fikir veren testlerdir. Muayene ortamında kolayca ölçülebilir testlerdir.
Devamını OkuGörme organımız olan göze giren uygun dalga boylarındaki ışık enerjisi, öncelikle gözün mercek sistemi tarafından görme reseptörlerinin yoğun olarak bulunduğu gözün retina kısınma odaklaştırılır.
Devamını OkuGözümüzün en dıştaki saydam tabakasının (kornea) kalınlığının ölçülmesi işlemi bu cihazla gerçekleştirilir.
Devamını OkuOCT, düşük enerjili lazer ışınları kullanılarak gözün retina tabakasının ve görme sinirinin kesit kesit yüksek çözünürlükte taranmasıdır.
Devamını OkuTıpta ambliyopi olarak adlandırılan göz tembelliği, her iki gözde birden veya gözlerden birindeki görme keskinliğinde %20 ya da daha fazla azalma olmasıdır.
Devamını Oku% 98 oranında ‘micobacterium tüberkülosis’ adı verilen mikroorganizma ile oluşan iltihabi bir hastalıktır. Vücuttaki tüm organları tutabilir. Solunum yolu ile vücuda alındığından en sık tutulan organ akciğerlerdir.
Devamını OkuDünyada en sık görülen kanser türüdür. Her yıl görülme sıklığı %0,5 oranında artmaktadır. Etken temel olarak sigaradır.
Devamını OkuSigaranın neden olduğu, tam olarak geri dönüşümsüz hava yolu daralması ile karakterize, ilerleyici bir hastalıktır. Kronik bronşit ve amfizem denilen 2 tanımı içerebilir.
Devamını OkuHava yollarının değişik uyaranlara karşı duyarlılığının artması sonucunda, geri dönüşümlü hava yolu daralması ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Alerjik ve alerjik olmayan 2 tipi mevcuttur.
Devamını OkuKarotis arteri (şah damarı) boyunun iki tarafında bulunan ve ana atardamardan beyine kan akımını sağlayan damardır. Bu damarın darlık ve tıkanıklıkları bu hastalık gurubunda yer alır.
Devamını OkuVaris bacaklardaki toplardamarların genişlemesi durumuna verilen isimdir. Toplumda her 5 kişiden biri bu hastalığa adaydır. Toplardamarlar bacaklardan kalbe kirli (venöz kan) kanın taşınmasında rol oynar.
Devamını OkuBu işlemler kronik böbrek yetmezliği hastası olup hemodiyaliz bağımlısı olan hastalara uygulanan ameliyatlardır. Amaç hemodiyaliz sırasında daha rahat damar yolu girişimi sağlanmasıdır.
Devamını OkuKemoterapi gören hastalara daha rahat damar yolu girişimi amacı ile yapılan işlemlerdir. Omuz veya boyun bölgesinden takılır.
Devamını OkuEpilepsi beyindeki bazı hücre gruplarında zaman zaman aktifleşen sinyal anormalliğine bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalıktır.
Devamını OkuDopamin üreten beyin hücrelerinin kaybına bağlı olarak ortaya çıkan bir hastalıktır.
Devamını OkuAyakta Naviküler kemik adı verilen kemiğin iç ve arka tarafında fazladan kemik olmasına verilen addır.
Devamını OkuAyakta topuk arkasında ağrı ile karekterize aşil tendonu, aşil tendon kılıfı ve tendon arkası destekleyici keseciği (bursa) ilgilendiren patolojileri ilgilendiren bir hastalıktır.
Devamını OkuMeme kanseri günümüzde sıklığı oldukça artmıştır ve özellikle batılı toplumlarda akciğer kanseri ile beraber kadınlarda en sık görülen 2 kanserden biridir.
Devamını OkuProtez ilaç, diz içi enjeksiyon ve fizik tedaviye cevap vermeyen kireçlenmelerde diz artroskopisinden ve yönlendirme ameliyatlarından yarar görmeyeceği düşünülen ya da daha önce bu operasyonları geçirdikten
Devamını OkuMigren Nedir?
Migren ağrısı genellikle başın bir bölgesinde, bazen de tümünde olan şiddetli, zonklayıcı baş ağrısı olarak tarif edilir. Genellikle ışığa ve sese aşırı hassasiyet ve bulantı da eşlik eder.
Felç Nedir?
Felç (stroke-inme) beyni besleyen kan damarlarının ani olarak tıkanması veya bu damarların yırtılarak beyin dokusu içine kanaması ile ortaya çıkan bir tablodur.
Periferik Damar Hastalıkları
Sıklıkla bacak damarları için kullanılan bu tanımlama kollar ve bacakları besleyen atardamarların ateroskleroza bağlı olarak daralması veya tıkanması durumudur.
Konjental kalp hastalıkları; doğumsal olarak gebelik sırasında oluşan hastalılardır. Özellikle gebeliğin erken döneminde kalbin herhangi bir bölümünde, odacıklarında,
Devamını OkuAort; kalpten çıkan ana atardamara verilen isimdir. Aort kalpten pompalanan kanın organlara dağıtılmasını sağlar. Bu atardamarda sıklıkla anevrizma (balonlaşma, genişleme) ve diseksiyon
Devamını OkuKoroner arter hastalığı kalbi besleyen damarların daralması veya tıkanması durumudur. Bu durumda kalbin ihtiyacı olan kan akımı azalacak ve bazı sorunlar çıkacaktır.
Devamını Oku
Gebelik diyabeti, diğer adıyla gestasyonel diyabet gebelik öncesi dönemde bilinen şeker hastalığı olmayan kişilerde gebelik sürecinde kan şekerinin yüksek seyretmesidir. Son yıllarda toplumda şeker hastalığı görülme sıklığının artmasına paralel olarak gebelik şekeri de sık görülmeye başlanmıştır.
Göz Ultrasonografisi
Göz Ultrasonu ses dalgaları yardımıyla göz yapılarının incelenmesidir. Özellikle yoğun katarakt veya göz içi kanaması gibi durumlarda, vitreus ve retinanın (görme tabakası) incelenmesini sağlayan,
Görme Alanı
Gözlerin tek tek görme alanını ölçen bir test olup günümüzde bilgisayarlı görme alanı cihazları ile yapılmaktadır.
Fundus Floresein Anjiografi (FFA) gözün retina tabakası ve damarlarının floresein (floresan veren bir madde) yardımı ile dijital fotoğraflarının çekilerek incelenmesidir. Özellikle şeker hastalığına ve hipertansiyona bağlı retinopatide,
Devamını OkuKatarakt Ameliyat planlanlamasında yüksek teknoloji Optik Biometri
Katarakt ameliyatı sonrası sağlıklı görmenin sağlanması göz içine konacak merceğin numarasının hatasız saptanması ile mümkündür.
Diyabetik Retinopati nedir?
Diyabetik retinopati şeker hastalığına bağlı göz hastalıkları içerisinde en sık görülenidir ve yetişkinlerde önemli bir görme kaybı sebebidir.
Makula dejenerasyonu nedir? Sarı nokta hastalığı nedir?
Makula lutea (sarı nokta), retina tabakasında (ağ tabaka) görme hücrelerinden en yoğun bölge olup, aynı zamanda keskin ve kaliteli görmeyi sağlayan retina bölgesidir.
Protez Göz (takma göz) Nedir?
Gözü doğuştan olmayan veya cerrahi olarak alınmış olan hastalara kozmetik amaçla uygulanan protezlerdir. Bu protezlerin görme fonksiyonuna katkısı yoktur.
GÖZ TEMBELLİĞİ (AMBLİYOPİ)
Tıpta göz tembelliği olarak adlandırılan göz tembelliği, her iki gözde birden veya gözlerden birindeki görme keskinliğinde %20 ya da daha fazla azalma olmasıdır.
Devamını OkuKontakt Lens Uygulaması Nasıl Yapılmalıdır?
Kontakt lens kornea üzerinde ne kadar paralel konumlandırılırsa hasta konforu da o kadar artar ve sorunlar en aza indirgenir.
GLOKOM (Göz Tansiyonu) Tedavisinde Güvenilir Yeni Bir Yöntem
Glokom (göz tansiyonu) göz içi basıncının yükselmesi ile görme sinirinin bozulmasıdır.
YAG Lazer Tedavisi
Katarakt ameliyatı sonrası kesifleşen arka kapsülün açılması ve bazı glokom tiplerinin tedavisinde kullanılan lazer çeşididir.
Oküplastik Cerrahi
Bu birim; göz kapakları, gözyaşı yolları ve göz çukuru ile ilgili bozukluklarla ilgilenmektedir.
Göz sulanması
Gözyaşının normal üretilmesi ve göz yüzeyinden normal şekilde atılması net görme açısından oldukça önemlidir.
Pterjium halk arasında "gözde et büyümesi" şeklinde bilinir.
Pterjium sıklıkla açık havada güneşin uv ışınlarına ve tozlu – kuru ortamlara maruz kalanlarda görülür.
Devamını OkuŞaşılık Nedir ?
Şaşılık ya da göz kayması gözlerin görme akslarının paralelliğini kaybederek farklı yönlere bakmasıdır.
Göz tansiyonu ya da halk arasında karasu adıyla da bilinen glokom dünyadaki körlük nedenlerinin %20 sini oluşturmaktadır.
Devamını OkuGelişmiş toplumların geleceği çocukların sağlığı ve eğitimi ile birebir ilişkilidir. Çocuk sağlığı anne karnında başlar, daha sonra yenidoğan takibi ve sağlam çocuk izlemi ile devam eder.
Devamını OkuSoru: Özgür Bey, bize boyun ağrıları ve boyun fıtıkları hakkında hastalarımız açısından önemini anlatabilir misiniz?
Devamını OkuKatarakt, insan gözündeki kırıcı ortamlardan biri olan ve göze giren ışınların görme noktasında odaklanmasını sağlayan lensin (merceğin) saydamlığını kaybedip opaklaşması, buzlu cam görünümü almasıdır.
Devamını OkuKalp kapakçıklarında (aort, mitral, triküspit, pulmoner kapaklar) darlık veya yetmezlik ortaya çıkması durumda yapılan ameliyatlardır. Kapaklardaki darlık veya yetmezlik durumunda kalbin verimli çalışması bozulur
Devamını OkuDiyabet nedir ve toplumda ne sıklıkla görülmektedir?
Diyabet, vücutta glukoz metabolizmasının bozulması sonucu kan şekerinin yükselmesiyle kendini gösteren bir hastalık tablosudur.
Devamını OkuAnneler ve babalar için çocuklarının ateşi, en çok endişe edilen durumların başında gelir. Bu nedenle ailelerin çocuklarını doktora götürmesinin en sık nedeni ateş yüksekliğidir.
Devamını OkuGenel şişmanlık, karın, kalça, bel, ve uyluk gibi bölgelerdeki istenmeyen yağ dokuları, meme, karın ve bacaklardaki sarkmalar kişide özgüven kaybına ve bazı sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu sorunlar çözümsüz değildir.
Devamını Oku