Meme kanseri günümüzde sıklığı oldukça artmıştır ve özellikle batılı toplumlarda akciğer kanseri ile beraber kadınlarda en sık görülen 2 kanserden biridir.
Meme kanserinin en önemli özelliği diğer birçok kanserde olduğu gibi erken tanı koyulduğunda yüksek oranda tedavi edilebilmesidir. Meme kanseri öncelikle kadınlara ait bir hastalık olmakla beraber erkeklerde de çok nadir olarak görülebilmektedir.
Hangi kadınlarda meme kanseri olma riski daha yüksektir?
Kadın olmak meme kanseri olmak için öncelikli bir risk faktörüdür. Yani her kadın meme kanseri olabilir. Ama bazı kadınlarda bu ihtimal biraz daha yüksektir. İlk adet yaşı erken, menapoz yaşı geç, doğum yapmamış, emzirmemiş, akrabalarında (anne, teyze, kızkardeş, hala, anneanne, babaanne v.b.) meme kanseri olan kadınlarda meme kanseri olma riski diğer kadınlardan biraz daha yüksektir. Bunların yanında obezite, iri meme gibi vücuda ait faktörlerin de riski arttırdığına dair görüşler vardır. Yağdan zengin diyetin de riski artırabileceği düşünülmektedir. Sigara içmenin meme kanseri üzerinde etkisi ispatlanamamıştır. Meme kanseri üzerine etkisi konusunda doğum kontrol hapları ve menapoz sonrası hormon tedavilerinin etkisi araştırılmıştır. Her iki ilacında kesin olarak meme kanserini arttırdığına dair bir kanıt bulunamamıştır. Ama bilim adamları her iki tür ilacın da riskli kadınlarda dikkatli kullanılması ve ekstra risk faktörü olmayan kadınlarda da 10 yıldan fazla kullanılmamasını önermektedirler.
Meme kanserinin erken tanınması için ne yapılmalıdır?
Meme kanserinin en önemli tedavisi erken tanının koyulabilmesidir. Erken tanı için günümüzde kullanılan 3 çeşit görüntüleme aracı vardır.
1- Ultrasonografi (USG),
2- Mamografi (MMG),
3- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR).
Bunların içinde MMG tüm dünyada altın standart olarak değerlendirilen yöntemdir. MMG 40 yaşından sonra tüm kadınların yılda bir yaptırması gereken bir tetkiktir. Meme kanserinin erken tanısında en yardımcı yöntem budur. 40 yaşın altında bazen de 40’lı yaşlarda MMG yeterli görüntü vermemektedir. Bu durumlarda hastalara USG ve/veya MR yapılmakta ve bunlarla erken tanı koyulması yoluna gidilmektedir. USG özellikle 40 yaş altı kadınlarda çok etkili bir tetkiktir. MR ise bu yöntemlerin içinde en hassas olanıdır. Ancak MR zaman zaman gereksiz şüphelere yol açabilmektedir. Bu nedenle MR genç kadınlarda şüphe uyandıran lezyonlar olduğunda ya da kesin kanser tanısı almış kadınlarda diğer memeyi değerlendirmek için kullanılmaktadır. Sonuç olarak 40 yaşı geçmiş her kadının yılda bir kere MMG çektirmesi gerekmektedir. Bu konuda kadınlar radyasyon konusunda çekinmektedirler ama MMG sırasında alınana radyasyon bir televizyon ekranından alınan radyasyon miktarına yakındır. Bu nedenle bu konuda tedirgin olunması gereksizdir.
Kendi kendine muayene:
Kadınlar kendi kendilerine muayene yapmalıdırlar. Bunun en önemli amacı her kadının kendi vücudunu tanımasıdır. Bizim önerimiz adet gören kadınların her ay adetin 7 ila 10. günü arasında ayda sadece 1 kere bu muayeneyi yapmalarıdır. Adet görmeyen kadınların ise her ay kendilerine bir gün belirleyerek bu muayeneyi yine ayda bir kere yapmalarıdır. Bu muayene sırasında memelerinde şüphe duydukları bir şey saptadıklarında hekime başvurmaları gerekmektedir. Sonuç olarak meme kanseri, günümüzde erken tanısı koyulduğunda tedavisi olan bir hastalıktır. Bu hastalıktan korkmak değil bu hastalığın üstüne gitmek gerekir. Bunun da yolu düzenli ve uygun kontrollerle hastalığın erken tanısının koyulmasıdır.