Faktör V
Faktör V
Faktör V proteini koagülasyon sisteminde görev alır, yaralanmaya yanıt olarak gelişen kan pıhtısı oluşumunda rol oynar. Aktive protein C (APC) kanın pıhtılaşmasını düzenleyen bir serin proteaz enzimidir ve Faktör Va ile FVllla’yı inaktive ederek kan pıhtılarının çok fazla büyümesini önler.
Faktör V Leiden trombofilisi en yaygın görülen kalıtsal kan pıhtılaşması bozukluğudur. Faktör V Leiden mutasyonu olan kişilerde APC Faktör Va’yı inaktive edemez trombin oluşumunda artış, buna bağlı olarak da hiperkoagülasyon meydana gelir. Pıhtılaşma işlemi normalden daha uzun sürer, anormal kan pıhtısı gelişme olasılığını artar. Faktör V Leiden mutasyonu olan kişilerin bacaklardaki büyük toplardamarlarda pıhtı oluşma (derin ven trombozu ya da DVT) ya da kan dolaşımı ile taşınarak akciğere pıhtı yerleşme (Pulmoner Embolizm ya da PE) riski ortalamanın biraz üzerindedir.
APC, FVa proteinini ilk önce 506'dan daha sonra 306’da yerleşim gösteren arginin bölgelerinden keserek inaktive eder. Faktör V geninde 1691. nükleotidde G' nin A' ya mutasyonu, 506. pozisyondaki Arginin aminoasitinin Glisin’e dönüşmesine ve 506'daki kesimin engellenmesine neden olur (FV Leiden mutasyonu). Bu değişim trombofilinin en sık görülen genetik nedenidir. Faktör V molekülü proteolitik inaktivasyona dirençli olur ve prokoagulan olmaya devam eder. Trombin üretiminde artma ve hiperkoagülasyon gelişir.
Mutant FV 306'daki arigininden kesilmeyle inaktive olabilir, fakat bu durum yaklaşık 10 kat daha yavaştır.
Dünya genelinde Faktör V leiden taşıyıcılık oranı %2- 15 aralığında olduğu belirtilmektedir. Türk toplumunda FV Leiden mutasyonunun taşıyıcılık oranı yaklaşık %7.1-9.1 düzeyinde, HR2 taşıyıcılık oranı yaklaşık %8.5 düzeyinde olduğu belirtilmektedir.
Faktör V Leiden mutasyonu otozomal dominant olarak kuşaktan kuşağa iletilir. Ebeveynlerden bir kopya mutasyon almış olmak pıhtı geliştirme riskini 4-8 kat artırır. Ebeveynlerden birer kopya mutasyon almış olmak (hoımozigot) kan pıhtısı gelişmeye ilişkin genel riski 80 kat artırabilir. Anormal kan pıhtısı geliştirme riskinin genel popülasyonda ortalama 1/1000 olduğu düşünüldüğünde, bir kopya Faktör V Leiden mutasyonu bu riski 1/125 – 1/250 oranına çıkarır.
VTE -Tromboz riski FVL heterozigot (G/A) bireylerde 5-10 kat, homozigot (A/A) bireylerde ise risk 50-100 kat artmaktadır. VTE geçiren olguların %11- 29’unda Faktör V Leiden mutasyonu gösterilmiştir.
Faktör V Leiden mutasyonunda venöz, arteryel ve serebral dolaşımda tromboz riskinin arttığına dair çelişkili yayınlar mevcuttur. FVL mutasyonu olan hastalarda arteriyel tromboz serebral arterlerde de ortaya çıkmaktadır.
FVL mutasyonu olan genç kadın ve erkeklerde koroner arter tromboz oranı yüksek bulunmuştur fakat yapılan araştırmalar yeterli değildir. Bu nedenle özellikle genç yaşta ortaya çıkan ve kendini inme ile gösteren klinik tablo da FVL mutasyonu da düşünülmelidir.
Sigara içen genç kadınlarda MI riskinin bu mutasyonun varlığında başka risk faktörü olmaksızın 30 kat arttığı bildirilmiştir.
Heterozigot bireylerde cerrahi girişim sonrasında, kadınlarda oral kontraseptif kullanımı sırasında ve postpartum dönemde DVT görülme riski arttığı saptanmıştır.
Oral kontraseptif haplar (OK) ve hormon replasman tedavisi (HRT) (menopoz sonrası kullanılan östrojen ve östrojen benzeri ilaçları içeren) gibi hormonların kullanılması DVT ve PE gelişme riskini artırır. OK kullanan sağlıklı kadınlar kullanmayan kadınlarla karşılaştırıldığında DVT ya da PE geliştirme riskleri 3-4 kat artmıştır. Faktör V Leiden mutasyonu olup OK kullanan kadınların, Faktör V Leiden mutasyonu olmayan ve OK kullanmayan kadınlara göre DVT ya da PE geliştirme riskleri yaklaşık 35 kat artmıştır. Benzer biçimde, HRT kullanan postmenopozal kadınlarda HRT kullanmayan kadınlara göre DVT ya da PE geliştirme riski 2-3 kat artmıştır ve Faktör V Leiden mutasyonu olup HRT tedavisi gören kadınlarda risk 15 kat fazladır.
Faktör V Leiden gebelik sırasında bir DVT gelişme riskini yaklaşık yedi kat artırır. Faktör V Leiden mutasyonu olan ve gebelik planlayan kadınlar bunu kadın ve doğum hastalıkları uzmanları ve/veya hematologları ile görüşmelidir. Faktör V Leiden mutasyonu olan kadınların çoğu normal gebelik geçirirler ve yalnızca gebelik sırasında yakından izlenmeleri gerekir. DVT ya da PE öyküsü olanlar için, sonraki gebelik sırasında bir antikoagülan ile uygulanan tedavi tekrarlayan sorunları önleyebilir.
ACMG (The American College of General Medicine)’nin konsesusuna göre Faktör V mutasyon testi yapılmasının mutlak önerildiği durumlar;
- 50 yaşından önce DVT ya da PE geçirilmesi
- Tekrarlayan DVT ya da PE geçirilmesi
- Herhangi bir yaşta provoke edici bir sebep olmaksızın venöz tromboz geçirenler,
- Tekrarlayan venöz tromboz,
- Alışılmamış bir yerde venöz tromboz (serebral ,mezenterik, portal, hepatik venlerde),
- Gebelik sırasında yada loğusalık sırasında DVT ya da PE geçirilmesi,
- İkinci ya da üçüncü trimesterde açıklanamayan gebelik kaybı öyküsüne sahip olunması
- Oral kontraseptif yada hormon replasman tedavisi sırasında venöz tomboz geçirenler,
- Ailesinde venöz tromboz öyküsü olanlardır.
Faktör V leiden mutasyonunu taramak için yapılan testler, Plasma APC rezistansını ölçmeye dayanır;
- Plazma pıhtılaşma zamanı [prothrombin time (PT),
- Aktive edilmiş parçalı thromboplastin süresi (APTT),
- Xa-pıhtılaşma zamanı.
Test sonuçları (+) pozitif olan insanlar için mutlaka DNA analiz testi ile doğrulanmalıdır. Çünkü normal değerler ve taşıyıcıların değerleri aynı bulunabilir ve bu yüzden yanlış teşhis konulabilir.
Faktör V Leiden semptomları kişiler arasında değişiklik gösterir, hiç tromboz gelişmeyen kişiler varken, bazıları 30 yaşından önce tekrarlayan tromboz geçirir. Bu değişkenlik kişinin sahip olduğu FV mutasyonundan, kan pıhtılaşması ile ilgili diğer gen değişikliklerin varlığından, ameliyat, oral kontraseptif kullanımı ve gebelik gibi çevresel faktörlerden etkilenir.
Faktör V Leiden mutasyonunu taşıyan bireylerde;
venöz tromboz,
pulmoner embolizm
periferal vasküler hastalıklar,
kalp krizi geçirme,
felç,
tekrarlayan düşük riskinde artma görülür.
Faktör V Leiden tedavisi klinik koşullara bağlıdır.
DVT ya da PE geçiren Faktör V Leiden kişileri genellikle kan sulandırıcılar ya da antikoagülanlarla tedavi edilir. Heparin gibi antikoagülanlar kişinin durumuna bağlı olarak değişik sürelerde verilir.
Faktör V Leiden mutasyonu taşıyan kişilerinin ek risk faktörleri olmaması halinde, yalnızca bir DVT ya da PE geçirdiklerinde yaşam boyu antikoagülanlar ile tedavi edilmesi genellikle önerilmez. Geçmişte bir DVT ya da PE geçirmek kişinin gelecekte bir başkasını geçirme riskini artırır fakat Faktör V Leiden mutasyonuna sahip olmak ikinci bir pıhtı riskini ek olarak artırmamaktadır.
Genel olarak, Faktör V Leiden mutasyonu olan fakat kan pıhtısı durumu geliştirmemiş kişiler rutin olarak bir antikoagülan ile tedavi edilmez. Bunun yerine bu kişilere gelecekte bir pıhtı geliştirme riskine eklenebilecek diğer faktörlerin azaltılması ya da yok edilmesi için danışmanlık verilir. Ek olarak, bu kişilerin büyük ameliyat gibi özellikle yüksek riskli dönemlerde bir antikoagülan ile geçici olarak tedavi edilmeleri gerekebilir.
İki veya daha fazla DVT atağı geçirenler ve malignite varlığında önerilen antikoagülan proflaksi süresi ömür boyudur.